Skip links

DOKUNMAYIN ŞABANIMA

Kemal Sunal’ın Ahu Tuğba ile başrol oynadığı Dokumayın Şabanıma filminde, Şaban’ın elinden düşürmediği bir çapkınlık kitabı vardır. “Sevdiğiniz kıza, dünyadaki bütün kızlar bir yana sen bir yana dediniz mi, 10 puan alırsınız” , “”Üzülmeye ve umutsuzluğa gerek yok. Üzerinde çalıştığınız dişi, çiçeklerden hoşlanmıyorsa sporcu erkeklerden hoşlanıyor demektir. Kadınlar güçlü erkeklere bayılırlar. Ona vücudunuzu gösterin” gibi öğütlerle dolu bir kitap. Tüm öğütlerin gereğini yerine getirmesine rağmen sonuç alamayan Şaban, tam da kitabı bitirmiş bir kenara fırlatırken kitabın içinden düşen notları görür. Notlarda “Sayın öğrenci 10 derstir sana öğrettiklerimiz hep hava cıvaydı. Seven erkek yürekli erkektir. O kızı gerçekten seviyorsan uğruna canını vereceksin icabında. Bunu göze alıyorsan hiçbir kadın sana hayır demez. Yok göze almıyorsan kitaba verdiğin parayı helal et, olsun bitsin. Bizden sana başarılar dilemek. Gerisi senin bileceğin iş. Hadi eyvallah.” yazıyordur. O ana kadar kitabın aklıyla hareket edip avucunu yalayan Şaban, o andan sonra son notun da gazıyla sevdiği kızı başkasıyla oturduğu nikah masasından kaçırmak suretiyle onunla evlenir.

Piyasada kişisel gelişim kitapları diye satılan kitaplar var ya, işte bunların filmdeki çapkınlık kitabından hiç farkı yok bence. Hep hava cıva. Varsa yoksa gaz verme, gereksiz özgüven pompalama. Yaparsın, edersin, sen değerlisin, sana değer vermeyenleri hayatından çıkart gibi tırı vırılarla dolu.

Bu tür yayınları okuyanlar bol bol özlü söz paylaşırlar. Bunun nedeni o sözler üzerine düşünüp tartmaları ve bunun sonucunda haklılıklarına kanaat getirmeleri değildir. Çevrelerinden birilerine dokundurmak içindir çoğu zaman (Sanki çevredekilerin başka işi gücü yok da bizimkilerin mesajlarını takip ediyor). Oysa özlü sözler, sosyal medyalarda paylaşıp tüketmek, hava atmak ya da birilerine laf sokmak için kullanılacak sözler değil. Öyle güzel laf olsun diye söylenmiş kelime oyunları değildir ki, o tür bir muamele görsün. Bazen o bir cümlelik söz (ana fikir) iyice anlaşılsın diye ciltlerce roman yazılır. Her biri büyük insanların hayat tecrübelerinden ya da engin ufuklarından süzülmüş, bize bizi gösteren aynalardır bunlar. Aynayı içe tutup önce kendini tanımaya çalışmak yerine dışa tutup başkalarında kusur aramak, sizce de çok çirkin değil mi?

Kişisel gelişim kitaplarının en çok satan türü gelişim psikolojisi kitaplarının çoğu da böyle. Psikoloji biliminin önemi yadsınamaz. Hatta ilerde daha da çok önem kazanacaktır. Ancak psikolojiyi tamamen ticari amaçlara konu edip pazara düşürmek de kabul edilebilir bir şey olmasa gerek. Seçici olmak kaydıyla söz konusu kitap ya da yayınlardan yararlanmak elbette ki iyidir. Ama her durumda bunları adeta bir ağrı kesici gibi kullanmaya çalışmak, orta ve uzun vadede fayda yerine zarar getirir.

Recep İvedik filmlerinin birinde Recep psikoloğa gider. Muayene sonucunda psikolog takriben 20 seans sonunda Recep’ i iyileştirebileceğini söyler. Muayene ücreti seans başına 150 dolardır. Ufak bir kerat cetveli hesabı yapan Recep, bunun 3000 dolara tekabül ettiğini hesaplayınca “Sen benim iç sıkıntımı alıp psikolojimi düzelteceksin diye ben sana bu parayı verdikten sonra gene bozulacak benim psikolojim” der.

Yanlış anlaşılmasın. Psikoloji ya da psikologlar hafife alınıyor değil. Tam tersine bu bilimin kıymeti asla yadsınamaz. İtiraz, bu işlerin kliniklerden pazara düşmesine. Şunu da unutmamak lazım. Bu işler biraz da para işi. Paran kadar hizmet alabileceğin bir sektöre dönmüş durumda. Bir uzmandan yardım alamadığın noktada en iyi psikolog, iyi arkadaşlar oluyor haliyle. Biraz kendi çaban, biraz da iyi arkadaşların sayesinde çoğu şey atlatılabiliyor aslında. Hem acılar ve sancılar insanı olgunlaştırır. Her sıkıntıda, her problemde bir uzmandan yardım alacak olsak, buna ne bütçemiz ne de psikolojimiz yeter. Düşe kalka, yaralana iyileşe yolumuza devam edecek, kendi işimizi kendimiz göreceğiz. Hatırlayalım Şaban ne yapmıştı? Hep kitabın aklıyla hareket etmiş, kitabın önerdiği adam olmaya çalışmış, bu şekilde hiçbir sonuç alamamıştı. Ne zamanki aslına dönüp kendi gibi davrandı o zaman kızı kapmıştı.